Dijital Dönüşümün Durdurulamaz Dönüşümü

Dijital dönüşüm kavramı, şirket iş süreçlerinin, teknoloji ve veriyi kullanarak, şirket yöneticilerinin liderlik özellikleri ile de bütünleşerek, kurumun değişim kapasitesini geliştirme gücüdür. Kurumun, daha evvel organizasyonel değişim süreçlerinde karşılaştığı ve kurum hafızasına aktardığı kurum tecrübeleri, dijital dönüşümün başarısında ve etkinliğinde büyük rol oynar. Aslında kurumların “dijital dönüşüm süreci” olarak adlandırdıkları zaman aralığı, dönüşüm başlamadan çok önceki zamanları da kapsar. Dolayısı ile dijital dönüşüm, aslında çok geniş bir zaman döngüsüdür. Kelime olarak “dönüşüm”, bir formdan diğer bir forma dönüşmeyi ifade etse de formlar sonsuz çoklukta olabileceği için “dönüşüm” süreci de bitmeyecektir. Belki de burada kilit nokta, “öngörülebilirlik” ve “ empati” sahibi olabilmektir.
Hizmet Sektöründe yer alan şirketlerin, kendi faaliyet alanları haricinde çok da iyi birer gözlemci olmaları gerekmektedir. Öngörülebilirlik ve empati yetenekleri, hizmet sundukları müşterilerinin ihtiyaçlarını erken keşfetmeye olanak sunar. Pazarlamada bir ürün yahut hizmete “ihtiyaç yaratmak” yaklaşımı, dijital dönüşümde, “ihtiyacı hissedebilmek” olarak karşılığını bulur. Zira dijital dönüşüm süreçleri o kadar büyük bir hız ile değişim ihtiyacı oluşturmaktadır ki, burada müşterinin dijital dönüşüm ihtiyaçlarını hissedebilmek, hizmet sunan şirket ve markaların da önceliği olmak zorundadır.
Bir saatin çarkları gibi, kendi süreçlerimizi geliştirme hızımızı, saatin doğru işleyebileceği ritimde müşterilerimizin işleyiş ve değişim ritminde devam ettirmek durumundayız.
Dijital dönüşümün sürekliliği olan bir kavram olduğu algısı, zaman zaman ürkütücü gelebilir. Yetişmek, geride kalmamak, lider olabilmek ve sektörle, hizmet sunulan müşteriler ile aynı ritmi tutturabilmek gerekir.
Burada bir kaç çözüm ön plana çıkar; Değişime liderlik edebilecek iş gücüne sahip olmak, kurum olarak sadece dijital dönüşüm çalışmaları için değil, tüm iş süreçleri için çok daha elastik bir kurumsal yapı kurabilmiş olmak, ürün araştırma geliştirme AR-GE laboratuvarlarının benzerlerini, “Sektör-Pazar ve Müşteri Kategorileri” bazında adeta bir laboratuvar anlayışı ile sürekli takipte olmak.
Veri toplama ve teknolojik yatırımlar elbette dijital dönüşüm süreçlerinin olmaz ise olmazlarıdır. Ancak veri analitiği ve teknolojik yatırımlar da durdurulamaz bir dönüşüm ile dönüşen dijitalleşmenin hızına zaman zaman yetişemeyebilecektir. Belki de gelecekte daha kolektif dijital dönüşüm takip merkezleri gerekecektir. Sektör bazında teknik alt yapıyı daha hızla sunabilen ve uygulamaya alabilen, nesnelerin interneti ve yapay zeka uygulamalarını, kendi içinde planlayıp, senkronize ederek, insan beyninin tasarım fonksiyonuna hızla adapte edebilecek kolektif dönüşüm sistemleri oluşacaktır. Öngörü ve empati burada çift yönlü önem kazanacaktır. Hizmet sektöründe müşterilerin olası dijital ihtiyaçları için empati kurabilmek ve öngörüde bulunabilmek kadar, makinaların ve teknolojinin de bu ihtiyaçlara ne hızla cevap verebileceğini ve yeterli kalabileceğini öngörebilmek…
Güvenlik sektöründe hizmet sunan kurumlar için ise öngörü ve empati gücü çok daha büyük önem taşır. Özellikle 2020 yılında dünyanın karşılaştığı ve halen devam eden salgın sürecinde, güvenlik görevlileri ve 360 derece güvenlik çözümleri anlayışı ile fiziksel ve elektronik güvenlik sağlayıcı şirketler, salgın sürecinde çok önemli sorumluluklar üstlenmiştir. Hizmet sundukları müşterilerinin faaliyet alanlarını da yakından takip etme konusunda eskisine kıyasla çok daha geniş bir kapsamda görevler üstlenmişlerdir.
Salgın süreci ile beraber dijitalleşmenin, çok daha büyük bir hız ile yaşantımızda yer kaplamaya başlaması, “dijital dönüşümün durdurulamaz dönüşümünü” daha da güçlendirmiştir. Müşterilerin iş süreçlerindeki değişimleri de yakından takip ederek, dijitalleşme konusunda daha etkin sistemler kurulabilmesi büyük önem taşır. B2B de hizmet sunan şirketler için, müşterilerine sadece sundukları “hizmet kalitesi” ile değil, “müşteri olası ihtiyaç ve beklentilerini öngörme ve empati kurabilme yetenek ve kapasitesi” ile de fark yaratmaya gayret gösterebilirler.
Dijital Dönüşüm yolcuğunda, kurumların, öngörü ve empati yeteneklerini geliştirme konusunda kurumsal kapasitelerini geliştirmeleri, dijital dönüşümün topluma çok daha güçlü etki sağlayabilecektir. Bundan sonraki süreç, kurumların kurumsal öngörü ve empati yeteneklerini nasıl geliştirebilecekleri konusunda odaklanacaktır.
Bir sonraki adımımız; “Sektörler bazında dijital ihtiyaçları tespit etmede kurumsal öngörü yeteneklerimizi nasıl geliştireceğiz?” olacaktır.
YAZAN
DR. BANU YILMAZ
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE MARKA DANIŞMANI
TEPE SAVUNMA VE GÜVENLİK SİSTEMLERİ SAN. A.Ş.